Sağlık Bakanı Dr. Filiz Besim 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü dolayısı ile bir açıklama yayınladı.
Bakan Besim, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü vesilesiyle ülkemizde artan şiddet olaylarına ve kadın cinayetlerine dikkat çekerek başladığı açıklamasında kadın dayanışmasının ve mücadelesinin önemini bir kez daha vurguladı.
“Ülkemizde kadınlar fiziksel şiddettin yanı sıra, ekonomik ve psikolojik şiddete maruz kalmakta gerek iş hayatına eşit katılımda gerekse siyasette etkin katılımda görünmez bir bariyer ile karşılaşmaktadır. Toplumumuzda şiddet içselleştirilmiş ve normalleştirilmiş bir olgu olarak karşımıza çıkmaktadır bu anlamda konu üzerinde ciddi bir politika doğrultusunda doğru adımlar atarak hem siyasi hem de sosyal dönüşümü sağlamak bizlerin en önemli görevlerindendir. Şiddet vakaları ve kadın cinayetleri günden güne artarken biz yürütme organı olarak bu konuda ciddi politik ve yasal adımlar atmamız, var olan mekanizmaların hayata geçmesi için ciddi efor sarf etmemiz gerekmektedir.
Ceza Yasası’nın toplumsal cinsiyete duyarlı bir şekilde güncellenmesi, Aile Yasası’nda yapılan olumlu değişiklikler bu konuda atılan ciddi adımlar arasındadır. Yine geçtiğimiz gün Sn. Başbakanımız Tufan Erhürman tarafından açıklanan “Polis Şiddetle Mücadele Birimi”‘nin oluşturulması bu anlamda atılan en önemli adımlardan biridir. Polis Teşkilatının şiddet vakalarında bilinçli ve toplumsal cinsiyete duyarlı olması önem arz etmektedir.
Tüm bunların yanında sosyal dönüşümü sağlayabilmek için atılacak adımlar için Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Dairesi’nin hayata geçebilmesi bu anlamda tüm paydaşların gerek CEDAW (Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Uluslararası Sözleşmesi), gerekse İstanbul Sözleşmesi’nin (Kadınlara Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi) gereklerini yerine getirmek için ciddi çalışmalar yürütmesi gerekmektedir. Çocuk İzleme Merkezleri (ÇİM)‘nin kurulması için gerekli yasanın ivedilikle meclisten geçmesi ve cinsel, fiziksel ve duygusal şiddete uğrayan çocukların korunmasını ve vakaların araştırılmasına yönelik bilinçli ve etkin müdahalenin yapılabilmesi anlamında üzerimize düşeni yapmamız gerekmektedir.
Şunu belirtmek isterim ki kadına yönelik şiddeti önlemek ve toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamak için stratejik bir planlama ve politika doğrultusunda tüm paydaşların gerek devlet erkleri gerekse sivil toplumun üzerine düşen görevleri yapması gerekmektedir.
Şiddeti önlemek adına kadınların bilinçlendirilmesi, güçlendirilmesi, etkinlik alanlarının genişletilmesi gerek eğitim, gerekse istihdam, sağlık, siyaset ve hukuk alanlarında eşit fırsat ve olanaklardan faydalanabiliyor olmaları büyük önem arz etmektedir. Toplumsal cinsiyet eşitliğini, şiddeti ve kadın haklarını sadece bir gün konuşmak tartışmak değil hayatın her alanında eşitliğe ulaşana kadar mücadele etmek önemlidir.
Şunu da unutmamak ve unutturmamak gerekir ki kadının ilerlemesi sosyal adaletin bir şartı olmakla birlikte sadece bir kadın sorunu değil; sürdürülebilir, adil, barışçıl, eşitlikçi ve demokratik bir toplumu inşa etmenin tek yolu olup, politik, sosyal, ekonomik, kültürel ve çevresel güvenliği başarmanın da ön koşuludur.
Toplumsal cinsiyet eşitliğinin yaşamın her alanında gerçek anlamda uygulanacağı şiddetsiz, sömürüsüz ve adil bir toplum diler, Sağlık Bakanlığı olarak gerek sağlık personelinin toplumsal cinsiyet eşitliği, kadın hakları ve şiddeti tanıma ve müdahale etme noktasında bilinçlenmedi gerekse olaylara etkin ve bilinçli müdahale için üstümüze düşeni yapacağımızın sözünü vermek isterim.